Eklenme Tarihi: 26 / 02 / 2015, Yazar: Pınar Akdemir Gandur
Ebeveynlik süreci, çocuğunuzun gelişimine dair keyifli pek çok anıyı biriktirdiğiniz, bir yandan tecrübe kazandığınız ama bazen de çocuğunuza nasıl yaklaşacağınız konusunda tereddüt yaşayabildiğiniz, ömür boyu devam eden bir süreç.
Çalıştığım ailelerle yaptığım görüşmelerde, anne babaların çocukları ile ilgili beklentilerini mutlaka konuşurum. Onlardan aldığım yanıtlar ortak bir niyette buluşuyor. O da şu: Her anne baba çocuğunu mutlu, kendine güvenen, sorumluluk sahibi, başarılı, sosyal bir birey olarak yetiştirmek istiyor. Fakat bu niyeti gerçekleştirmeye çalışırken, ailelerden şuna benzer pek çok yakınma ifadeleri de duyabiliyorum: “İnatçılığı ile baş edemez oldum” “Ne yapsam işe yaramıyor” “Bir ara davranışları düzelir gibi oldu ama birkaç gündür yine çok sinirli, bize ters davranıyor, hiç sözümüzü dinlemiyor” gibi. Bunun gibi ifadeler size de tanıdık geliyorsa, çocuğunuza karşı nasıl davranmalı, anne- baba olarak nasıl bir tutum sergilemelisiniz?
Eklenme Tarihi: 23 / 06 / 2014, Yazar: Tarık Gandur
Öfke ve öfke yönetimi son zamanlarda oldukça popüler bir konu. Toplum olarak daha mı öfkeli olduk, yoksa artık bu öfkemize çare aramaya mı başladık, bunu bilemiyorum. Bildiğim şey ise, öfke yönetimi dediğimiz şeyin çoğu zaman yanlış anlaşıldığı. Ne demek istediğimi anlatmadan önce öfkenin ne olduğuna kısaca değinmek istiyorum
Eklenme Tarihi: 26 / 05 / 2014, Yazar: Tarık Gandur
Bazılarımız televizyondan, bazılarımız da hayat tecrübelerinden duymuştur. Psikoterapi ve psikolojik danışmanlık almak genellikle uzun süren, onlarca seans takip etmenizi gerektiren, bazen yıllarca sürebilen ve dolayısıyla da çok masraflı bir hizmet olarak anlatılır. Ancak son yıllarda bu durum değişti ve sorunlarınızın çözümü için takip etmeniz gereken seans sayısı oldukça düştü.
Eklenme Tarihi: 11 / 04 / 2014, Yazar: Pınar Akdemir Gandur
Kadın ve erkek gergin bir gülümsemeyle odaya girdiler. Birbirlerine temas etmemeye dikkat ederek, çift kişilik koltuğun bir köşesine kadın, diğer köşesine erkek oturdu. Neredeyse sırtlarını birbirlerine çevirmiş iki yabancı gibiydiler. Belli ki kızgınlardı birbirlerine, hem de kırgın… Kim, nereden, nasıl başlayacağını bilemedi.